Zalim Zamanın Zorladığı Gezi : Pamukkale-İzmir

Zalim Zamanın Zorladığı Gezi : Pamukkale-İzmir

Haftaiçi iş, haftasonu da işe hazırlanmak için dinleniş derken bu dünyadaki zamanın zalim bir hızla ilerlediğini gören bendeniz ile kardeşim “fırsat sitelerinden birinde” gördüğümüz Pamukkale-İzmir tatil paketlerinden birini satın almaya karar verdik (maillerime gelen bültenlerinden çıkış yaptım artık, çok mutluyum). Öncelikle tatilden beklentim şu şekilde;
+ Gezip yeni yerler görmek (yani)
+ Strese girmeden, yaz tatiliyse denize yakın şekilde bir rota oluşturmak
– Tur ile gidiyorsam ikram (gerçek ikram topkek değil)
– Güleryüz ve işinin ehli insanlar (güleryüz bazen)
– Vakitlice geri dönüş (3 buçukta evdeydim, bu tabiki eksilerden biri olacak)
– Yemek yeme için önerilerin düzgün olması, yemeği tek bir yerde yeme zorunluluğunu yapmamaları
2/6 yaparak bize “daha da bu turla seyahat etmeyiz” dedirttiler, yine de gezdiğim – gördüğüm yerleri paylaşmak isterim, sonuçta güzelim Pamukkale’nin, Alaçatı’nın hiçbir suçu yok.

Çeşme & Alaçatı & Şirince

Bu zamana kadar yolumun düşmediği ama merak ettiğim Çeşme, ilk durağımız oldu ve çok da tatlı bir yazıyla karşıladı bizi.

20160423_055806435_iOS.jpg

Burada İzmir’lilerin kızacağı, benimse ısrarla denememe rağmen bir numarasını görmediğim Boyoz’dan bahsetmek istiyorum. Şu şekilde sohbetler oluyor bu börek/poğaça için;
– O kadar methettin, İstanbul’da buldum yedim, boş börekten farkı yok.
+ Aa İstanbul’da yenir mi? İzmir’de denemelisin.
(İzmir’e gidilir, yenilir, fikir değişmez)
– Bu sefer İzmir’de yedim, yanında domatesi peyniri, hala fikrim aynı.
+ Aa yalnızca peynirle domatesle olur mu? Bir de yumurtayla denemelisin (peki).
Kahvaltı alındıktan sonra Ilıca’ya geçtik. Böyle güzel bir deniz! Tertemiz mis gibi! Çeşme’ye tekrar gelir miyim bilmem derken Ilıca’nın karşıma çıkması kader olsa gerek. Hava soğuk olduğundan, sezon açılmadığından giremedik fakat kumsalda yürümek, ayaklarımızı denize sokmak da güzel bir başlangıçtı.
Alaçatı size iyi hissetiren bir yer. Mavi panjurlu beyaz evler, güzel müzikli meyhaneler, kafeler. Her kesime hitap edebilecek, kimsenin kimseye karışmadığı, “yaşadığım son güne kadar kalabilirim” diye iç geçirten tatlı bir semt. Sokaklarında gezmek de kumrusundan yemek de çok güzeldi, tekrar gitmek için sabırsızlanıyorum.
Pamukkale İzmir turu - kumru
Böyle bir güzellik yok!

Pamukkale

Denizli ilinde, sosyal bilgiler kitaplarında bolca gördüğümüz travertenlerin bulunduğu yerdir Pamukkale. Yolumuzun bir gün kesişeceğini düşünmezken Pamukkale-İzmir turunda durak olarak buranın da olması beni heyecanlandırmıştı (bir diğeri de peri bacaları, gidemedim bir türlü). Girerken müze kartınız olması gerekiyor ve şort, etek ya da kıvırması kolay bir pantolon giymenizi öneririm lakin ayaklarınızı sokabileceğiniz küçük küçük havuzlar var ve ancak çıplak ayakla gezebiliyorsunuz.
Pamukkale İzmir turu
Pamuk gibi travertenler
Yalnızca travertenleri değil, çevredeki Hierapolis antik kentini de gezme şansını bulduk. Şehir şuanda UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunuyor. Tiyatrosunu görmek, gladyatör dövüşleri hakkında rehberimizden hikayeler dinlemek etkileyiciydi. Pamukkale’nin yalnızca bize okulda öğrettikleri kadarıyla kalmadığına memnun oldum.
Pamukkale İzmir turu
Pamukkale: Hierapolis Antik Tiyatro
Güle oynaya travertenlerin üzerinde resim çektirirken, sonrasında yaptığımız çevre gezisinde hep birşeylerin eksik olduğunu fark etmiştim. İstanbula dönerken verdiğimiz molada lavaboya gitmemle neyi unuttuğumu dehşet içinde fark ettim: Güneş kremi sürmeyi! Beyaz ten + ışığı yansıtan beyaz bir alan + cayır cayır güneş = kıpkırmızı bir turist. En az 3 gün yanık acısı çektim, siz siz olun güneş kremini sürün. Başka bir Pamukkale-İzmir turu yapar mıyız, yolumuz kesişir mi bilemedim, hayat bu ama iyiki gitmişim!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir